Yemeklerden hemen sonra uyuklamaya başlıyorsunuz… Tatlıya aşırı düşkünlüğünüz var ve bundan hiçbir yolla kurtulamıyorsunuz… Çabuk yoruluyorsunuz… Kendinizi sürekli aç hissediyorsunuz… Hızla kilo alıyorsunuz ve ne yapsanız bir türlü kilo veremiyorsunuz… Tekrarlayan enfeksiyonlarla başınız dertte… Kan yağlarınız yükselmiş durumda ve son zamanlarda yüksek tansiyon problemi de yaşamaya başladınız… Evet, bu belirtilerin hepsinin bir arada olması gerekmiyor, ancak bunlardan biri ya da birkaçı varsa, insülin direncinin eşiğindesiniz demektir. Yani, vücudunuzun size verdiği bu uyarıları önemseyip tedbir almaya başlama zamanı çoktan gelmiş.
Dünyada ve ülkemizde son derece hızlı artış gösteren sağlık problemlerinden biridir insülin direnci. Hakkında artık o kadar çok konuşuluyor ki, herkesin insülin direncinin veya belirtilerinin ne olduğu ile ilgili az çok fikri var. Çünkü büyük oranda toplumda bu saydığımız belirtilerin en az birini veya birkaçını taşıyor insanlar. Yaptığımız seminerlerde, grup toplantılarında ve eğitimlerde sorulan soruların büyük çoğunluğu bu şikayetlerle veya bağlantılı başka sağlık problemleriyle alakalı soruluyor. Ancak burada vurgulanması gereken önemli nokta, insülin direncini kişide oluşturan sebeplere yönelik bir iyileştirme yapılmadığı takdirde şikayetlerin artık vücutta yerleşerek, kişiyi bir adım sonra diyabete götürmesidir. Dolayısıyla sağlığa bütüncül bir yaklaşımla bakarak, hem beslenme, hem yaşam alışkanlıkları ve hem de psikolojik durumla alakalı kişiye özel düzenlemeler yapılması birinci derecede önemlidir. Şikayetlerin ertelenmesi, bastırılması ( bu da genellikle ilaçlarla yapılıyor), görmezden gelinmesi veya toplumda çok sık kullanıldığı tabirle ’’ idare edilmesi’’, sadece problemi büyütür ve kronikleştirir. Aslında bu yollar zaman kaybından başka bir şey değildir.
Aksine, vücudumuzdaki muazzam iyileşme potansiyelini ortaya çıkaracak şekilde, ilaçlardan medet ummadan, temel sebeplere yönelik uygulamalar yapıldığında birçok şikayetin birlikte ve adım adım ortadan kalktığını görmekteyiz. Bu konuda, hücresel temeldeki eksiklik ve bozukluklara yönelik olarak beslenmede yapılan ince ayarlamalar en önemli basamaktır. Çünkü sürekli yeniden yapılanma içinde olan vücuda, yeni hammadde ve kaynaklar beslenme yoluyla sağlanmaktadır.
Vücudunuz ve hücreleriniz, yaptığınız olumlu değişimlere ve uygulamalara çok hızlı cevap verir. Bunların örneklerini danışmanlık verdiğimiz kişilerde birebir görmekteyiz. Bunlardan biri, bir insülin direnci vakasıydı ve hücresel sağlığa odaklanarak yaptığımız uygulamalarla kırk günde insülin direncinden ve diğer şikayetlerinden kurtuldu.
Kısacası, ilaçsız, diyetsiz ve sadece hücresel sağlığa odaklanarak ve eksikleri tamamlayarak bu başarıya kısa sürede ulaştık. Bunu siz de başarabilirsiniz…